Tarihi [değiştir]

Köyün adının nereden geldiği tam olarak bilinmemekle birlikte, tarihi en az 1500'lü yıllara dayanmakta, 1515 tarihli Osmanlı tahrir defterlerinde adı ve köyde kaç kişinin vergi ödediğine ilişkin bilgiler yer almaktadır.

Bük kelimesi derelerin büküntü yerleri, dere kenarında verimli tarlalar, düz ve büyük toprak parçası gibi anlamlar ifade etmektedir (Kaynak: TDK sözlükleri).

Köyün Çepni yerleşmesi olduğu Prof. Faruk Sümer'in Tirebolu Tarihi adlı eserinde ifade edilmektedir. Ayrıca Trabzon Vilayeti Salnamelerinde [1869-1905] köye ilişkin bilgiler bulunmaktadır.

Köy, İpek YolunuTirebolu ve Giresun'a bağlayan bağlantı yolu üzerindedir. Tirebolu Limanı Asya'nın Avrupa'ya açılan ilk kapılarındandı. Karadeniz'in en önemli limanlarından biriydi. Ticaret kervanları buradan deniz yolu ile Avrupa'ya giderdi. Kervan yolu sırtları takip ederek Devecük'ten Çamlıkaya, Kağışkıran, Küçüktepe, Gavurluk, Olucak'a ulaşmaktadır. Gayrimüslim mezarlığı [eskimaşat] ve kilise [devecükte] kalıntısından köyde Rum ve/veya Ermenilerin yaşadığı anlaşılmaktadır. Çepni yerlesmesinden sonra gayrimüslim nüfusa dair sağlıklı bilgi bulunmamakla birlikte seferberlik yıllarına kadar Kızılçukur'da Rum ailelerinin yaşadığı bilinmektedir.

Tarihi kaynaklarda Kızılçukur [Kızılcaluçukur] ayrı bir köy olarak da zikredilmektedir. Nüfus mübadalesi öncesinde burada gayrimüslim birkaç ailenin yaşadığı bilinmektedir. Burada yaşayan Mori'nin Kırım'a çalışmaya gittiği ve dönüşte köylüye hediye basma getirdiği hikayesi halen hafızalarda yer almaktadır. Ayrıca Kuşkıran Camii'nin inşaası sırasında Rum kemençecilerinin kemençe çalarak işçileri eğlendirdiği anlatılmaktadır.

Trabzon Vilayeti 1876 tarihli salnamesindeki kayıtlara göre Sinanlı [Sinanlı, Dereköy, Umutbükü toplamı] Köyü'nde 60 hanede 158 kişi yaşamaktaydı. Aynı sene hayvan sayısı da kayda geçirilmiş, buna göre 10 at, 6 kısrak, 10 öküz, 30 inek, 264 keçi, 285 koyun beslenmekteydi. Tirebolu genel nufusu 1870 yılında merkez ve bağlı 124 köy nüfusu toplamı 4.435 hanede 13.553 İslam, 881 hanede 2.731 Rum, 62 hanede 217 Ermeni olmak üzere 16.481 kişi idi. 1892 yılına gelindiğinde nüfus ise 7.235 hanede toplam 40.198 kişiye ulaşmıştı.

 

 


20. YÜZYILDA UMUTBÜKÜ

 

Seferberlik sırasındaki göç dalgasından sonra bugünkü nüfus yapısı şekillenmistir. Köy bir müddet 1800'lü yılların son yarısında Sinanlı köyü ile birleştirilmiş, 1963 yılında tekrar köy tüzel kişiliğini kazanmaştır.

Köyde bir tane tarihi kemer köprü, kilise harabesi ile Kahyaoğullarının yaptırdığı asma köprü mevcuttur.

Köy 1954 yılına kadar idari olarak Tirebolu'ya bağlı idi. 1954 te Espiyenin ilçe olmasıyla Espiye'ye, 1987 yılında Yağlıderenin ilçe olmasıyla Yağlıdere'ye bağlanmıştır.

Köyde İstanbul'a göç başlamadan önce her aile yazları yaylalara çıkmakta idi. Yaylaya en az iki gün süren yaya olarak gidilen yolculuktan sonra ulaşılmaktaydı. Konaklama ya bir handa ya da açık havada yıldızlarla gözgöze olurdu. Çakrak'ın güneyinde yer alan obalarda kalırlardı. Her evde onlarca koyun keci ve sığır beslenirdi. Cenikte kalanlar "otçu göçü" olarak yaylaya giderdi. Temel geçim kaynağı hayvancılıktı. Çayır ve meraların yetersizliğinden kışları hayvanları beslemek icin ağaç yaprağı kurutulur, taflan ve böğürtlen bağları kesilerek hayvanlara verilirdi. Kışlalarda davar otlatılırdı. Fındık bahçeleri zamanla son yüzyılda gelişmiş ve fındık temel geçim kaynağı haline gelmistir. Son yıllarda tarlalar da fındık bahçesine dönüstürülmüş, sebze ihtiyacı çarşıdan görülür hale gelmiştir.

Pazar alışverişi için 1960'lı yıllara kadar Tirebolu'ya gidilirdi. Pazara bir günde gidip gelmek mümkün olmadığından yol üzerındekı köylerde misafir kalınırdı. Ağırlıklı olarak mısır ekmeği yenirdi. Pazardan daha çok gazyağı ve tuz temin edilirdi.

Çamaşırları dere, obuz kenarında birkaç kişi birarada yıkardı. Sabun yerine kül kullanılırdı. Evlerde aydınlatma aracı olarak daha çok camlı lamba, gazyağını idareli kullanmak gerektiğinde fiske lambası kullanılmaktaydı. Fener işlevini çıra ışığı ya da farfar görürdü. Darı ekmeği yendiğinden sık sık değirmene gidilir, değirmende kuyruk oluştuğu zamanlar olurdu. Sabahları çay kahvaltısı değil, süt, yoğurt, çorba gibi diğer ögünlerde yenilen yemekler yenirdi. İşler imeci usulü ile yapılırdı. Güzün odun taşımak, baharda çiti herglemek, bahçe altını biçmek, kemre taşımak ve daha birçok iş imeci ile görülürdü. Su, gügüm veya küfe ile taşınırdı. Evler ahşap ve taşla yapıldığından malzeme taşımak epey meşakkatliydi.

Tarlalar karasabanla tekli veya çift koşum öküzle sürülürdü. Suni gübre kullanılmaz, her yıl hayvan gübresi toprağa serilirdi. Lahananın ve diğer sebzelerin lezzetine doyum olmazdı. Darı çöğürleri ahırda güllük yerine de kullanılmaktaydı. Evlerde ahıra açılan hepek bulunurdu. Hayvanlara yal küfelerle taşınır, inek yalına çoğu zaman talaş ve darı unu katılırdı.

Çocuklar sıbyan mektebinde dini bilgiler öğrenirdi. Küçük yaşlarına karşın davar veya sığır çobanlığı yapar 13-14 yaşından itibaren aile işlerinde yetişkin bireyler gibi çalışırlardı. Askere veya gurbete gidenler köy halkının toplu uğurlaması ile gider, tek tek herkesle vedalaşırlardı. Döndüklerinde ise köylü gelen kişiyi görmeye gider, giderken de ya birkaç yumurta, ya da bir tas süt , yoğurt gibi hediyeler götürürlerdi. Düğünlerde takı olarak kap-kaçak, yorgan, minder gibi takılar atılırdı.

Ağır hastalar sal[tabut]da en yakın araba yoluna taşınır, ölmeden önce ölümü yaşarlardı. Nazar ya da çalınmış olma, sığır ve koyun için de geçerliydi. Hastalıkların birinci tedavisi okunma idi. Köyde bulunan sıhyaya başvurulur, iyileşme sağlanmazsa doktora gidilirdi. Köyde okuması iyi geldiği düşünülen birkaç kişiye okunulur, ağır ya da kronik hasatalıklar dışında doktora gidilmezdi. Zaten doktora öyle bir-iki saatte ulaşma imkânı yoktu. Keşab'a, Espiye'ye fındık zamanı ailecek ırgatlığa gidilirdi. Erkekler geçici bir süre için Rize'ye çay toplamaya veya kök sökmeye giderdi. Okuma yazma bilmeyenler bilenlerden fazlaydı. Bilenler aynı zamanda eski yazıyı da bilirlerdi. Asker mektubu , gurbetçi mektubu heyacanla beklenirdi.

1970'li yıllarda göç başladı. İlk zamanlar geçici bir süre için çalışmaya gidenler ailesini de alarak artık yerleşme amacıyla gitmeye başladı.

Köyün ekonomik ve sosyal hayatında esas değişim 1980'li yıllarda su, elektrik ve yol yapılmasıyla başladı. Cerayanla birlikte televizyon, cerayanlı fırın, cerayanlı yayık ilk etapta evlere girdi. Televizyon sahibi olmayanlar olanlara oturmaya gider, bazen onbes-yirmi kişinin bir evde tv seyremek için toplandığı olurdu. Acesler, filmler, diziler merakla beklenirdi. Darı ekmeği sacda pişirilirdi. Buğday unu varsa fetir pisirilir, pide yerine geçerdi. Yer ateşinde isli bakır kaplarda yemek yapılırken artık güzinede yemek ve ekmek pisirilmeye başlandı. Bakır kaplarda yemek yapıldığından ve yendiğinden belirli aralıklarla bunları kalaycıya götürüp kalaylatmak gerekirdi. Bakır kazanlar yerini aliminyum ve çelik tencerelere bıraktı. Sofrada sağan veya tabak herkesin önüne konmaz, ortaya konurdu.

Fındık motorlarıyla beş-on saatte çekilen fındık patozla bir saatte çekilmeye başlandı. Açık tuvalet kuyuları kapatıldı. Bağ-kur'a kayıt olanlar oldu. Günlerce süren odun, ot taşıma işi birkaç saatte halledilir hale geldi. Katırlara ihtiyaç kalmadı. At sırtında el ocağına giden gelinler ile yaya gelinçi topluluğu arabalarla gitmeye başladı. Kütük peteklerin yerini kovanlar aldı. Betonarme evler birer ikişer yükselmeye başladı. Yol yapıldıktan sonra eski usul ahşap ev hiç yapılmadı. Betonarme evler yol kenarlarına yapıldığından dağınık yerleşme bir ölçüde azalmış oldu.

Kültür [

 

 

 

 

 

 

 

 

değiştir

 

 

 

 

 

]

UMUTBÜKÜ YEMEKLERİ : Pancar çorbası, Pancar diblesi, Sarma, Fasulye çorbası-diblesi, Döşeme, Baldıran, Hoşgıran, Kabak kabuğu kavurma, Fetir ekmeği, Darı ekmeği, Cırıtta, Oğma çorbası, Kiraz tuzlusu, Taflan tuzlusu, Sırgan, Ömec, Gelecoş, Helle, Yağlaş, Fırın fasulyesi, Siron, Dolanger, Kabalak turşusu, Fasulye turşusu, Garduk-böce yağlaması, Yoğurt, Süt ekşisi, Süzme, Ayran, Bezelye, Pezük, Kabak kurusu, Elma-armut kurutu, Tavuk-bahçe-orman mantarı, Lor, Çökelek, Armut-elme pekmezi, Delibal [Kestane balı], Ekmek paparası, Kesme makarna, Un kavurma helva...

UMUTBÜKÜ YEMEKLERİNDE KULLANILAN MALZEMELER

Giresun yemeklerinin malzemeleri insanı etkileyen bir doğallığa, tazeliğe ve güzelliğe sahiptir. Bu malzemelerin başında yemeklik olarak kullanılan Karalahana, Sırgan, Pezik, Madımak, Galdirik, Mantar, Sakarca, Çileklik, Mendek, Merulcan, Marul, Maydanoz.... gelir. Hayvansal besinlerden süt, yoğurt, yumurta, tereyağı, süzme, bal, peynir, çökelek en yaygın olarak kullanılan malzemelerdir. Bunların yanında mutfaklarda, kilerlerde ve serentilerde saklanarak yerine göre kullanılan malzemeler de mevcuttur. Bu malzemeler şunlardır;

KURULUKLAR : Fırın fasulyesi, fırın darısı ve unları, soğan, sarımsak ve tahıllar, yufka, kadayıf, patates

PEKMEZLER : Taflan pekmezi, üzüm Pekmezi, Armut, Elma Pekmezi, Töngel Pekmezi.

REÇELLER : İncir, Üzüm, Kiraz, Ayva, Vişne, Kızılcık, Şeftali, Elma reçeli.

TURŞULAR : Fasulye, Salatalık, Yeşil Domates, Biber, Beyaz Lahana Turşusu.

TUZLULAR : Fasulye, Mantar, Yeşil Domates, Hamsi Tuzlusu

BAHARATLAR : Karabiber, Kırmızı biber, Nane, (Anuk) Kekik, Reyhan.

ÇEREZLER : Fındık, Ceviz, Kestane, Pıtlak Mısırı, Kabak Çekirdeği.

SICAK İÇECEKLER : Çay, Ihlamur, Nane, Kekik, Kuşburnu.

Coğrafya [

 

 

 

 

 

 

 

 

değiştir

 

 

 

 

 

]

Giresun iline 62 km, Yağlıdere ilçesine 17 km uzaklıktadır. Dereköy, Sinanlı [Portlu köyü], Kanlıca, Olucak, Ortaköy [Ağcıkese/Akça Kilise] ve Koçlu [Kızıllar] köyleri ile sınırı bulunmaktadır.

Bitki örtüsü 750 m. Yüksekliğe kadar fındık bahçeleri, meyve ağaçları, kestane, kızılağaç, meşe, gibi ağaçlardan oluşmuştur. Taflan (karayemiş), ormangülü ve şimşir gibi makiler orman altı bitkiler vardır.

Kurtbeli yaylasından doğup Espiye'den Karadeniz'e dökülen 60 km uzunluğa sahip Yağlıdere nehri(yöredeki adıyla Uludere) köyden kıvrımlar oluşturarak akar. Derenin sesi 200-300 metre uzaklıktan da dinlenilebilmektedir.

UMUTBÜKÜ SEBZE VE MEYVELERİ : Elma (Sınap elması, Ahmet elması, ), Armut (Kiraz armudu, Orak armudu,), Erik (Bey eriği, Çakal eriği, Gügüm eriği), Kiraz, Taflan, Ceviz, Töngel, Kara üzüm, Fındık, Fırma, Ayva, Pancar, Darı, Böce, Garduk, Pezük, Bezelye, Soğan, Sarımsak, Baldıran, Hoşgıran, Kabak, Ezeltere, Çiriş,

UMUTBÜKÜ MAHALLELERİ: Kağışkıran, Osmanağagil [Direkdibi], Minnatlıyan, Çöğürcü Köyü, Cındızlıyan, Helimleryanı, Kütüklüyan, Gocukluyan, Talipleryanı, Bük, Kahyalıyan. "Google maps[1]" sitesinden köye ait görüntüler görülebilir.

UMUTBÜKÜ YER ADLARI:

  • 1- Devecük,
  • 2- Arpalık,
  • 3- Kurunbaşı,
  • 4- Güni,
  • 5- Ocak tepesi,
  • 6- Olukyanı,
  • 7- Çardakyanı,
  • 8- Kuz,
  • 9- Karahasan tarlası,
  • 10- Bakacak,
  • 11- Çit,
  • 12- Çamburnu,
  • 13- Muratdüzü,
  • 14- Höngüllük,
  • 15- Anak,
  • 16- Sulukaya,
  • 17- Yamatarla,
  • 18- Kızılçukur,
  • 19- İnceburun,
  • 20- Gavurluk,
  • 21- Küçüktepe,
  • 22- Kağışkıran,
  • 23- Çatak,
  • 24- Yenitarla,
  • 25- Burun,
  • 26- Çardakaltı,
  • 27- Demircitarlası,
  • 28- Aloyanı,
  • 29- Düdüklükkuzu,
  • 30- Armutluk,
  • 31- Elmalık,
  • 32- Düdüklüyalak,
  • 33- Boyaderesı,
  • 34- Çağlan,
  • 35- Gürgenlik,
  • 36- Gazelliburun,
  • 37- Gözyatağı,
  • 38- Domuzçorağı,
  • 39- Bük,
  • 40- Yanuk,
  • 41- Körsu,
  • 42- Tuzluk,
  • 43- Tavukçayırı,
  • 44- Olucak,
  • 45- Arkuru,
  • 46- Kestanelik günisi,
  • 47- Ceğelliyatak,
  • 48- Bekiryatağı,
  • 49- Tohumluyatak,
  • 50- Kışlabaşı,
  • 51- Gümbelikaya,
  • 52- Çamlıkaya,
  • 53- Musa tarlası,
  • 54- Karanlukluyalak,
  • 55- Eskimaşat,
  • 56- Olukayağı,
  • 57- İncirlikıran,
  • 58- Gancıkpuarı,
  • 59- Körükyanı,
  • 60- Bahçebaşı,
  • 61- Cevizliyalak,
  • 62- Töngelyanı,
  • 63- Çimenlialağı,
  • 64- Koçyatağı,
  • 65- Alonkaya,
  • 66- Çakıllıyalak,
  • 67- Çakırtarlası,
  • 68- Pırhasan,
  • 69- Çatmalısuyu,
  • 70- Kayabaşı,
  • 71- İnaltı,
  • 72- Soğuksu,
  • 73- Koltuk,
  • 74- Cındız çiftliği,
  • 75- Batmankıranı,
  • 76- Kuzbayır,
  • 77- Semerci,
  • 78- Mollabükü,
  • 79- Uzunoluk,
  • 80- Gavur tarlası,
  • 81- Fırıntepesi,
  • 82- Harman kıranı,
  • 83- Cennettaşı,
  • 84- Petekkaya,
  • 85- Hambarcuk,
  • 86- Karaavu boğazı,
  • 87- Elmaderesi,
  • 88- Cillik,
  • 89- Uludüz,
  • 90- Büyükdüz,
  • 91- Boğaçukur,
  • 92- Kökburnu,
  • 93- Dikçubuk,
  • 94- Sandukkaya
  • 95- Ezeltere

YAYLA YOLU: Yaya olarak Buları yaylasına gidiş güzergahı : Gavurluk, Ulucak, Kumlubel, Karaçam Tepesi, Pancarlı Hanı, Pancarlı Bel, Aşağı Çayır, Orta Çayır, Külekçi Obası, Günlük, Göl Beleği, Hatun Pınarı, Kertboğaz, Sırganlı Bel, Sırataş, Geyikçi, Buları.

İklim [

 

 

 

 

 

 

 

 

değiştir

 

 

 

 

 

]

İklimi yazları serin, kışları ılık ve yağışlı olan tipik Karadeniz iklimidir.Yıllık ortalama sıcaklık 13-15°C’dir. Ocak ayı ortalama sıcaklığı 6-7°C’dir. Temmuz ayı ortalama sıcaklığı 21-23°C’dir. Yıllık sıcaklık farkı 13-15°C’dir. Yağışlar, dört mevsime dağılmıştır. Yıllık yağış ortalaması 1300 M3’tür. En soğuk ay Şubat olup en düşük hava ısısı –3 derece çıvarındadır. En sıcak ay Ağustos olup sıcaklık ortalama 24 derecedir. Yıllık ortalama sıcaklık 14 derecedir. Ortalama nem %70’dir. Doğal bitki örtüsü ormandır.Yüksek alanlarda Alpin çayırlar görülür.

Yağışlı günlerin yıllık ortalama sayısı 184'tür. Bir Yıldaki Donlu Gün Sayısı 10 gün Kısmen Bulutlu Gün Sayısı 331.

Turizm [

 

 

 

 

 

 

 

 

değiştir

 

 

 

 

 

]

Umutbükü Köyü 360 derece panoromik manzarası, doğal yaşamı, yemekleri, girişimci insanları ile Karadenizde eko turizmin merkezlerinden biri olmaya aday potansiyellere sahip olup, iyi bir planlama ile bu potansiyel değerlendirildiğinde İzmir Şirince Köyü gibi temel gelirini turizmden elde eden bir köy olabilecektir.

Deniz, güneş, kum dışında alternatif hizmet arayışında olan yerli ve yabancı turistleri çekebilecek vegeteryan Giresun yemekleri, tam organik sebze ve meyveleri, Karadenizde ender rastlanabilecek anıt ağaç olarak tescillenebilecek ağaçları barındıran gürgen ormanı, temiz havası, kuşbakışı manzarası, doğal ortamı turistlerin zaman geçirebilecekleri geniş kapsamlı spor alanları ve doğal yapıyı güçlendirerek oluşturulacak sosyal tesisler ile birleştirildiğinde eko turizmde marka köy olmaya namzet olacaktır.

Çevreye zarar vermeden, ondan yararlanma yöntemlerinin geliştirilirse ve yerli halkın kültürlerini yoketmeden, onların turizm faaliyetlerinden yararlanmaları pekala sağlanabilir. Yazları serin ve yağışlı havası ile yabani yaşamı canlı tanık olarak izleyebilme imkanı, bir kısmı endemik Türkiyenin en zengin bitki çeşitliliğini yerinde görme fırsatı ile köy bu anlamda keşfedilmeyi beklemektedir. Doğayla uyumlu yaşamı destekleyen, yeni nesillerin doğa sevgisini aşılayacak, hareketsizlikten bir takım hastalıklarla uğraşma durumunda kalan büyükşehirlerde yaşayan insanlar için burası koruyucu sağlık hizmeti de vermiş olacaktır. Umutbükü Köyü ve yöresinde; Zirve tırmanışı, Belgesel yapımı, Dağcılık eğitim kampları, Doğa fotoğrafçılığı, yaban hayatı gözlemleri, Kuş gözlemciliği, kampçılık, dağ yürüyüşü, Yamaç paraşütü, Jip safari, Olta balıkçılığı, Rafting ve kano, Yayla gezileri gibi eko turizm faaliyetleri yapılabilecektir.

Ekoturizm için doğal ve kültürel kaynakları ile ilgi çeken bir yöre olan Umutbükü Köyünde oluşturulacak ve sonu mutlaka katma değer ve sürdürülebilirlikle bitecek sistemli ve mümkün olduğu kadar lokal bir çalışma ile burası aranan bir güzergah olacak, bu tesislerin yörede yaşayanlar için doğrudan ekonomik faydaları görülecektir.

Yörede koşuşturmadan ve gürültüden uzak, tamamen doğal ortamlar içerisinde geçireceğiniz bir-iki haftalık tatil, stresten arınmayı ve enerji depolayarak şehre dönmeyi vaat etmektedir.

Dünyada kültür ve refah seviyesinin artması, iletişim ve ulaşım imkanlarının gelişmesi ile turizmde bügünkü rakamların kat be kat üzerinde kendine iyi bir zaman geçirebileceği adres arayan turistler için gerekli altyapı oluşturulduğunda bu pastadan daha iyi pay alınabilecektir.

Nüfus [

 

 

 

 

 

 

 

 

değiştir

 

 

 

 

 

]

Yıllara göre köy nüfus verileri
2007 287*
2000 367
1997 364
  • TÜİK 2007 Ulusal Adres Kayıt sisteminde girilen

Yükseklik [

 

 

 

 

 

 

 

 

değiştir

 

 

 

 

 

]

400-1000 m.

Ekonomi [

 

 

 

 

 

 

 

 

değiştir

 

 

 

 

 

]

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Son otuz yılda yoğun göç yaşanmıştır. Köyde sürekli oturanların birkaç kişi dışında tek gelir kaynağı fındıktır. Gurbette yaşayanlar içinse fındık yan gelir olmaktadır. Hayvancılık tek baş sığıra indirgenmiş durumdadır. O da mısır yetiştiriciliği gibi köylünün kendi ihtiyaçlarını gidermeye yöneliktir.


Altyapı bilgileri [

 

 

 

 

 

 

 

 

değiştir

 

 

 

 

 

]

Köyde Bük te [1950 li yıllarda öğretime başlamış] Kağışkıran mahallesinde [1983 te öğretime başlamış] olmak üzere iki ilköğretim okulu vardır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. Ptt şubesi ve ptt acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi var ancak sağlık personeli yoktur. Köyde iki tane cami ile üç adet değirmen mevcuttur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan anayol [Yaglıdere-Kozbükü-Çakrak-Kurtbeli-Alucra -yolu] asfalt olup, köy içindeki yol toprak yoldur. Köyde elektrik ve sabit telefon vardır. Cep telefonu ile her noktada iletişim sağlanabilmektedir. TRT vericisi [10 KANTV1] vardır.


Atasözleri ve Deyimler [

 

 

 

 

 

 

 

 

değiştir

 

 

 

 

 

]

Erikenin başına kar yağar.

El atına binen tez iner.

Doğacak oğlak bokundan belli olur.

Ebe çok olunca bebek ters doğar.

Atın nalını mıhını hesap eden at alamaz.

Horana giren terler.

Yavaş atın çiftesi bek olur.

Sıçan işenüğünün demene faydası vardır.

Erken kalkan yol alır.

Veren el alan elden iyidir.

Oğul ocaktan ayran bucaktan.


Çepni Sözlüğü [

 

 

 

 

 

 

 

 

değiştir

 

 

 

 

 

]

 

 

-A-

 

Abrul  : Nisan ayı Accuk  : Azıcık Açkı  : Yufka Adref  : Etraf Afkurmak : Havlamak Afur  : Ağanamak : İnlemek Ağıl  : Küçükbaş hayvan ahırı Ağırşak  : Eğerceğin yuvarlak parçası Ağnama  : Ağrı  : -den doğru anlamında bir edat Ağuşuk  : Yarı açık Ahaca  : İşte burada Akak  : Ormanda artık suyu olmayan, dibi taş, eski su yolu Akınmak  : Kaymak Akşamın darı: Akunduruk: Akunduz  : Alaf  : Hayvana verilen bitki demeti Alamuk  : Yağmurdan sonra güneşin bulutların arasından tesirli bir şekilde vurması Alemeşkere: Alenen, insanlar görecek-duyacak şekilde Alıç  : Amarat  : Alet edavat Andır  : İşe yaramaz, fena, kötü Andır galsın: Yerin dibine geçsin Angaz  : Büyük, ağır ve hantal eşya Anlak  : Meydan Annaklamak: Gözlemek, bakmak Angırmak : 1) Avazı çıktığı kadar bağırmak 2) Eşeğin anırması Anuk  : Nane Argış  : Yük taşırken yaklaştırmak için daha yakın bir yere bırakmak Arkuru  : Paralel Arkurulamak: Yan tarafa doğru gitmek Aşana  : Geleneksel evlerde mutfak Aşki  : Tevekkeli Atlamak  : Ayıklamak Ateşlük  : Ocaklık, Ateşlik, Geleneksel evlerde ateşin yakıldığı kısım Avara  : Boş gezen Avu  : Ağu Zehir Avuz  : Yeni doğurmuş hayvanın koyu sütü, ağız Ayam  : Hava, hava durumu Ayama  : Lakap Ayı otu  : Azık  : Yiyecek

 

 

-B-

 

Baca  : Bad  : Koyun geceleme yer Baduç  : Baldıran : Balya  : Balta  : Bardabaş : Çok gürültü yapan kişi Başşak  : Soğlama Fındık toplandıktan sonra geri kalan artıklar Bat  : Bayak  : Az önce, demin Bazlama  : Bir tür sac ekmeği Bed  : Kötü, çirkin Bek  : Sert Bel  : Belertmek:(gözünü)1) Gözlerini iyice açmak 2) Gözünü açarak korkutmak Bere  : Koyunların sağıldığı yer Beter  : Çok, fena Bezene  : Bezelye Bıldır  : Geçen yıl Biçmek  : Bittuma  : Citduma Azıcık Boran  : Boydak  : Tek başına, başıboş Boynuz  : Bozaltı  : Alaca karanlık Böce  : BöğceFasülye Böğünek  : Böğürtlen: Böön  : Bugün Budak  : Bulanuk  : Burkmak  : Buymak  : Üşümek Bük  : Büngüldemek: Yerinde duramamak, oynamak

 

 

-C-

 

Caga  : Caht  : Gayret, çaba Camış  : Bir büyükbaş hayvan türü Cablama  : Fraktıya yatay olarak çakılan çıta. İnce uzun yontulmuş ağaç Caranak  : Sağanak yağmur Caydak  : Tek başına, yalnız, çıplak Cazı  : fesat kadın Celecoş  : Keş'ten yapılan bir tür yemek Celep  : Cenik  : Giresun Dağlarının kuzeyinde kalan yöre ve bu yöredeki köyler Cennet çiçeği : Cereme  : Zahmet, eziyet, sıkıntı Cereyan  : Cıbaca  : Cıbban  : Alkış Cıbıldak : Çıplak Cıdık  : Tuzak Cıftır  : gibiÇok hızlı bir şekilde Cılga  : İnce su yolu Cımbış  : Komik, şaka Cıngıl  : Bir nevi tenekeden yapılmış kulplu su kabı Cırıtta  : Bir tür hamur kızartması Cırmak  : cıymak: Ağaç kökünün uzantıları Cıscıbıl : Çırılçıplak Cıvık  : Cıvırtmak: İshal olmak Cicik  : Meme Cıddık  : Cındık, Ufaklık, sevimli çocuk Cinibiz  : Keskin zekalı, hafızası kuvvetli Citduma  : Bitduma, Azıcık Cilim  : Çok yapışkan bir tür çamur Cimbar  : Harabe yer Cimcük  :Cimcik, Çimdik

 

 

-Ç-

 

Çakal Yağmuru: Aniden bastıran kısa süreli yağmur Çakır  : Bir bayan ismi Çakır Gözlü : 1) Renkli gözlü 2) Ela gözlü Çakmak taşı : Çalık  : Çalpamak : Çalkalamak Çam  : Çangal  : Fasülye sırığı Çapmak  : Koşmak, ivmek Çapula  : Eskiden giyilen bir tür ayakkabı Çaput  : Eski elbise Çara  : İnekten gelen akıntı Çardak  : Çarpı  : Çaruk  : Ayakkabı Çat  : İki dere veya yolun birleştiği yer Çatmak  : Rastlamak, rast gelmek Çavgun  : Çağulgun, Esintili yağan yağmur Çayır  : Çaytak  : Bacakları dışa doğru eğri kimse Çeç  : 1) Ayıklanmış fındık 2) Madeni para Çekek  : Küçük gemi barınağı Çekişmek : Çencik  : ÇencükKapı mandalı Çengel  : Çentiği  : asdar'dan yapılan bir tür çanta Çentik  : Çentük Çizik Çepni  : Çepniler, Türkiye Türklerinin ataları olan oğuzlar'ın 24 boyundan Üçoklar'ın Gökhan kolundan , dört oğuldan biridir. (Bayındır, Peçenek, Çavundur, ve Çepni) Çettüğüm : Kördüğüm Çerkez Bıçağı: Yöreye özgü hamsiye benzer küçük bıçak Çıkıntı  : Çıkma  : Çıngı  : Çıpırtlak: Çok renkli, rengi parlak, alacalı bulacalı Çıra  : Çifte koşmak : Çiğse  : İnce yağan yağmur, çiğse Çileklik : Çalı çileği. Yaprağından çorba yapılır Çimmek  : Yıkanmak, yunmak Çiriş  : Çitemek  : Dikmek, tutturmak Çivit  : Limon, mandalina gibi meyvelerin çekirdeği Çoban  : Çort  : Dikenlik yer Çotanak  : Birkaç fındıktan oluşan fındık demeti Çöğür  : Mısırın biçildikten sonra toprakta kalan kısmı Çökelek  : Çölük  : Küçük ağaç parçası Çömen  : Otluk Çöpür  : Çörek  : Çörtük  : Çöte  : Darı anbarı, Fındık çubukları ile örülerek yapılan içerisine darı konulan küçük yapı. Çömez  : Ufak çocuk Çükelik  : Çükelük, Çökelek Çürük Ayı: Temmuz ayı. Ağustos ve Temmuz çürüklük ayları olarak bilinir.

 

 

-D-

 

Da  : Anlamı güçlendiren ek Dadduk  : Sevimli, tatlı Dana  : Danalık  : Darı  : Darlanmak: Sıkılmak, bunalmak Dasdar  : Yün kilim Davar  : Davun  : Kötü, andır Dayaşgan : Debertmek: Debelenmek Demen  : Değirmen Demin  : Az önce Depebızdık: Takla Depmek  : Derbey  : Bir tür lastik ayakkabı Deste  : Deydağa  : İşte orada Deyha  : İşte şurada Deynek  : Dibek  : Tahıl tanelerini dövmeye yarayan taştan oyulmuş araç Depük  : Kuru Dible  : Giresun'a has bir yemeğimiz Dikme  : Dimdirek : Dinenmec : Dişemek  : Yontmak, keskinleştirmek Ditmek  : Divrin  : Bir ağaç türü Divron  : Ucu V şeklinde uzun sopa Divrun  : Dizlik  : Uzun erkek donu Dobuç  : Sivriliğini kaybetmiş, körelmiş Dolanger : Dozik  : Dangalak Dozirik arı : Dönderme tavası : Dönemec  : Döşeme  : Duman  : Sis Dundar  : Üstü kapalı yer, sığınak Dut  : Dutak  : Sıcak kapları tutmaya yarayan bez. Düdek  : Ham, olmamış meyve Düdüklük : Düşün  : Mola, ara Düve  :

 

 

-E-

 

Ebeguşağı: Gökkuşağı Ebrimek  : 1) Erimek 2)Eskimek Efrini almak: Acıdan dolayı aklını almak Eğercek  : Yün eğirme aleti, kirman Eğmek  : Eğratlık : Bir tür imece Ehe  : l Ehil, usta Ekinci  : Güneyli (Şebinkarahisar, Alucra, Çamoluk, Gümüşhane yöresi insanı) Ekşimek  : El demeni: Elik keçi: Dağ keçisi Ellik  : Eldiven Emi  : Amca Encamı  : Topu topu Enük  : Kedi köpek yavrusu Erikmek  : Erinmek  : Üşenmek Ermek  : Eşek dikeni: Eşkere  : Alenen, açıktan Eşik  : Evelek  : Evlürmek : Yetmek Evsi  : Öğseğ, Bir kısmı yanmış odun parçası Evşün  : Ekmek çevirmeye yarayan alet Evza  : Kibrit Ey  : Bir seslenme edası Ey vermek: Seslenmek, çağıran kişiye cevap vermek Eyhe  : Sana göre hava hoş Eylenmek : Oyalanmak Ezeltere :

 

 

-F-

 

Fagaz  : Bir armut türü Fanila  : Kollu atlet Farfara  : Bir tür meşale Farimek  : Hafiflemek, rahatlamak Faşırtı  : Parazit, Cızırtı Fayrap  : Birden alevlenen ateş Felfekiç : Paramparça Fene  : Çok Fer  : Derman, hal, kuvvet Feşel  : Yaramaz Fetir  : Sac üstünde yapılan bir çeşit kızartma Fıraktı  : Fırfıkıç : Ağzına kadar dolu Fırıç  : Pişmiş meyve Fırın  : Fışkı  : Dışkı Fışırtmak: Fırlatıp atmak Follamak : Kabuğunu ayıklamak Foni  : Bir ucu geniş, bir ucu dar; kaplara su doldurmaya yarayan gereç, huni Fosaldak : Suyunu çekmiş Fösük  : Dişsiz, dişleri dökülmüş Fraktı  : Örme çit Fuzuli  : Boşu boşuna

 

 

-G-

 

Gabalak  : Galdiriğe benzer bir bitki Gaban  : Kaş, yamaç Gaccuk  : Kadar Gacır  : Yaş fındık kabuğu Gagiliç  : Biçimsiz, tipsiz Gagit  : Kuru, dölsüz Galdirik : Dere kenarlarında yetişen, turşusu da yapılan bir bitki türü Galemlik : Bacanın üstüne, kuşların yuva yaptığı bölüm, bir nevi baca kapağı Gam  : bakKel Ganayaklı: Sakin, uysal Gararbazar: Göz kararı, aşağı yukarı Garcaşturmak: Tahrik etmek, karıştırmak Garer  : Karar, tam kıvamı Garsamba : Ev içindeki eşya kalabalığı Garduk  : Patates Gasavet  : gasevet, Dert, sıkıntı Gasmuk  : 1)Kabuk 2) Kusmuk Gasmuk bağlamak: Pislikten adeta katran bağlamak Gavsun  : Fındığın dışındaki yeşil kabuk Gavun Armudu: Bir armut çeşidi Gavunç  : Hadım Gaybana  : Kahrolasıca, andır, hayrı dokunmayan Gayda vurmak: Türkü söylemek Gaydelenmek: Genellikle kendi kendine yavaş ritimli türküler söylemek Gazel  : Dökülmüş yapraklar Gebiç  : Kenarı olmayan Gecin  : Ayıklanmış fasülye kabuğu Geçi  : Ğeçi, Pis kötü şey, kötü insan, domuz Gedik  : Gedük, Oyuk Gegecen  : Bir çeşit orak Gelçek  : Seyyar merdiven Gelincik : Kediden küçük, fareden büyük Gerevi  : Dal eğmeye yarayan ucu bükük sopa Gıbrağa  : Kurbağa Gıdık  : Küçük yumurta sepeti Gıran  : Köyün ya da mahallenin genellikle merkezine yakın, boş ve düz arazi Gırnap  : Gınnap, İp Gırklık  : Koyun kırpma aleti Gırkmak  : Kırpmak Gışmık  : Hayvan tekmesi, çifte Gıynak  : Tekleme fındık gavsağı Girebi  : Küçük balta Glik  : Sacda yapılan küçük ekmek Gofil  : Kofil, Fıçı Goğoz  : Goğuz, Aralı, hafiften açık(kapı) Gogil  : Saçların örülüp, başın arka tarafına 2 parça halinde toplanmasıyla oluşan saç demetinin her biri Gohnik  : Kohnik: Yaşlı kimse, moruk Golan  : Odun taşırken sırta sarılan ip Gostik  : patates Goşam  : İki eli birleştirerek yapılan büyük avuç Got  : Kot , Eski bir ölçü birimi Gölük  : Hayvan sürüsü Güçük Ayı: Şubat Ayı Göğnü  : İyice olmuş meyve Göğnümek : Meyvenin kararıp yumuşaması Göreslenmek: Göresi gelmek Göz  : Suyun çıktığı yer, kaynak Gumbul  : Büyük sepet Guruş Taşı: Evin ateşliğindeki çıkıntı taşı Guvak  : Kepek Guytak  : Çukur, kuytu Güman  : Umut Gübür  : Küpür, Pislik ve toz kırıntısı Gülk  : Kuluçka Güni  : Güney Güve  : Tahta kurusu Güvenek  : Bir tür iri sinek Güzine  : Bir tür soba

 

 

-H-

 

Ha  : Anlamda kesinliği artıran bir nevi önek Haole  : Böyle, şöyle, öyle Habu,Haşu,HauBu, şu, o Habura  : Haşura, HauraBura(sı), şura(sı), ora(sı) Hacat  : İhtiyaç Haccak  : Güzel Haçan  : 1) Madem 2) Ne zaman Haçan ki : Ne zaman ki Halefet  : Muhabbet, sohbet Halik  : Küçük taş Halpıtmak: Yoğurt yemek Haltuk  : Buzağının boynundaki ip tasma Hapahap gelmek: Karşı karşıya, yüz yüze gelmek Happak  : Sade yoğurt Harar  : Büyük örme sepet Harın  : Dayanıksız Harız  : Boş bırakılan arazi Harman  : Hartama  : Çatıyı kaplayan tahta Haset  : Kıskanç, fesat Haşindi  : Tam şimdi Haşlak  : Yakıcı, kavurucu Hatça  : Hatice adının yöresel söylenişi Havruz  : Havse  : Hafize adının yöresel söylenişi Hayana  : Önden Hayat  : Evin girişi, antre Helenpir : Külüstür, angaz Helim  : Halim adının yöresel söylenişi Helle  : Un çorbası Henkimek : İhtiyarlamak Hennük  : Toprağı suya doyuran yağmur Hepek  : Gizli geçit kapağı Heri  : Herk  : Tarlaların sürülmesi işi Hers  : Hırsla karışık sinir Herslenmek: Sinirlenmek Hevlane  : Küçük tencere Heyiklemek: Hayvanın ürkerek kulak kabartması Hılli  : Göründüğü gibi olmayan, sinsi Hıltak  : Gevşek, tıkız olmayan Hınkırmak: Sümkürmek Hırp etmek: Örtmek Hırtlamak: Ezerek parçalamak Hışır  : Eski, kırık dökük Hızan  : Çocuk ve torunlar Hızar  : Büyük testere Hızım darı: Zayır mısır Him  : Duvarın temelinin oturduğu çukur Hirtik  : Dirliksiz, fesat çıkaran Holasa  : Gelişigüzel yapılan iş Hollamak : Ayıklamak, follamak Honça  : Hemençe: Küçük yün torba Hopalak  : Tombul Hopçurmak: Bir şeyin içine zıplayarak atlamak Hopul  : Unun tortusu Hora geçmek: işe yaramak, hoşa gitmek Horon  : Kemençe ve tulum(gayde) ile oynanan yöresel oyunumuz Horsa  : Heves Horsasını almak: Hevesini almak Horsası geçmek: Hevesi geçmek Hortik  : Ayı yavrusu Hoşkil  : Kumar Hoşgıran : Bir tür bitki Hoşmak  : Bir yemeğimiz Hozan  : Sık çalılık Höl  : Islak Höldirik : Dandik, adi yapılı eşya Hörelenmek: Kafa tutmak, dayılanmak Höshöldüremük: Tadına varılamadan alelacele içilen çay Höşül  : 1) Bulanık sıvı 2)Çayın dip kısmı Hulukçu gibi gezmek: Kalabalık bir halde ve çokça gezmek

 

 

-I-

 

Ihlamur  : Ilık  : Ilıştırmak: Imımak  : Isınmak Imıklık  : ne sıcak ne de soğuk Irgamak  : Sallamak, hareket ettirmek Irganmak  : Irgat  : Amele, işçi Irıb  : Yöntem, püf noktası Islanmak  : Islık  : Istınka  : Ağzına kadar dolu Işgın  : Fındık filizi

 

 

-İ-

 

İçlik  : Gömlek İç yağ  : İğde  : İğdiç  : Eğri bacaklı İkretmek  : Tiksinmek, nefret etmek İlenmek  : Beddua etmek İlif  : İlistir  : Metal kevgir İlkmek  : İlmek  : İmeci  : İn  : İndem  : O kadar da İp  : İrepata  : Ekmek yapmaya yarayan yassı alet İs  : İsiyin  : Hüseyin adının yöresel söylenişi İskembe  : İşmar etmek: Baş, göz ve elle işaret etmek İt  : İyicene  : Hepten, iyice İzavra  : Köle, amele İzinname  :

 

 

-K-

 

Kalaylamak: Kakmuklamak: Yumrukla itip kakalamak Kaliser  : Şebinkarahisar Kapmak  : Karakış Ayı: Aralık ayı Kara lastik: Lastik ayakkabı Karanlığa kalmak : Karatağuk : Bir çeşit kuş Karşılama : Kemençeyle oynanan bir Giresun oyunu Katakulli: Oyun, üçkağıt Katuk  : Ayran Kavuma  : gitmek Kaynarı  : Ölmeyesice Keçemen  : Kertenkele Keçibaş  : Kafasının kenarları saçlı, ortası kel kimse Kefe  : Kelçük  : Meyve koçanı Kelem  : Karalahananın kökü, soyulup yenir Keleplemek: Fırlatıp atmak Keler  : Kelif  : Basit baraka Kemçük  : Biçimsiz, çukurca Keme  : İri fare Kemre  : Hayvan gübresi Kenef  : Tuvalet Kerinti  : Tırpan Kesek  : Kötek, Kısa çubuk Kesmük  : Kösmük, Dövülürken savrulan tahıllar Keşan  : Yöreye özgü çubuk desenli şal Keşgül  : Su kabağı Keşik  : Sıra Keşir  : Meyvenin yenilmeyen kısmı Keyfanı  : Kocakarı, ihtiyar kadın Kıble  : Güneyden esen rüzgar Kırklık  : Kırpmak  : Kışılamak : Kıymık  : İnce odun parçası Kile  : Eski bir ölçü birimi Kiraz Ayı : Haziran ayı Kiraz Duzlusu: Kirazı soğanla kavurarak yapılan bir yemek Kirman  : Yün eğirme aracı KirkoTirizme: vurma aleti Kittik  : Küçük sabun parçası Kodaman  : Yaşlı ve zengin kimse Kofil  : Fıçı Konuşuk  : Laf, konuşulan şey, söz Kopça  : 1)Düğme 2)Kısa bacaklı kimse Kopuk  : Serseri, it gibi gezen Korgon çorbası: Mısır çorbası Koruk  : İçi boş fındık Köm  : Ağır Kömeç  : Kuru ağaç parçası Köstü  : Köstebek Köstere  : Yuvarlak bileme taşı Köz  : İyi yanmış odun, kömür, kor Kuma  : Aynı erkekle evli kadınlar Kurt atmak: Küpbaş  : Koca kafalı, kafası büyük Küpü  : Baltanın sırtı Kül  : Külek kafalı: Koca kafalı, kafası büyük Küllemek  : Kümbül  : Kürtük  : Dağlarda yazın bile erimeyen kar yığını Kürün  : Sulama amacıyla içi oyuylmuş ağaç Küskülemek: Gaza getirmek Kütmek  : Küçük tahta tabure Kütük  : Küveç  : güveç, Ağaçtan yapılmış kap

 

 

-L-

 

Laz armudu: Giresun'a has bir armut türü Leftir  : Lobya  : Lomya, Fasülye Lobut  : 1) Büyük değnek 2) Şişman ve iri adam Löç  : Çok ıslak, suya doymuş Lülemek  : Bir şeyin ucunu yontmak

 

 

-M-

 

Mabeyin  : Oda Macir  : 1) Göçmen 2) Gürcü (Acaralı) Macirce  : Macirlerin konuştukları dil; Gürcücenin Acara şivesi Mada  : İştah Mafir  : Defa, kez, kere Mahna  : Sebep, semete Mahnaliğin: Sebebine, sayesinde Makluvat  : Zayıf yabani hayvan Makta  : Orman kesim işleri Malak  : Mam  : Bir tür oyun Mastı  : Sepet çubuğu Maraz  : Ruhi hastalık, sıkıntı Marşaba  : Su kabı, maşraba Maşat  : Mavzer  : Tüfek Mazı  : Medek  : Dişi manda Meğel  : Küçük geniş çapa Meh  : Buyur, al Mendabur  : Aşırı derecede pis insan Merek  : Serenti'ye benzer yapı, ot saklanan yer Merulcan  : Taze diken ucu Miyese  : Meyse, Miyase adının yöresel söylenişi Mısgıç  : Cimri Mısmıl  : Uyuşuk, tembel Misir  : Bir çeşit domates Mamali  : Momuli: Peynir kurdu, küçük böcek Mostra  : Mudara  : Sağlam olmayan kalitesiz Mugalif  : Zayıf, dayanıksız Mundar  : Pis Musmul  : Mühkem  : Sağlam

 

 

-N-

 

Nacak  : Küçük et doğrama baltası Nal  : Namazlağ  : namazlık, Seccade Nebri  : Nene  : Nine, babaanne ve anneanne Nezük  : Nezik, Güzel, tatlı

 

 

-O-

 

Obuz  : Büyük su arkı Okaru  : Okarı, Yukarı Orak ayı  : Temmuz Osmak  : Kıyaslamak, vuruşturmak Oslama  : Boşuna Oyrak  : Çukur arazi

 

 

-Ö-

 

Ödlek  : Korkak Öğürsemek : Örsemek, İneğin boğa istemesi Öklemek  : Bağlamak Örkenmek  : Taklit etmek, özenmek Örcünleşmek : İnatlaşmak Ötürmek  : 1) İshal olmak 2)Kötü kelimeler kullanarak konuşmak

 

 

-P-

 

Paçka  : Küçük ev, serentiye benzer yapı Padar  : Çamın dış kabuğu Pağaç  : Külde yapılan ekmek Pahal  : Kıskanç, çekemeyen Palak  : Ayı yavrusu Palan  : İnce minder Palaz  : Bir fındık türü Palas Pandıras: Apar topar, Patır kütür Paldır  : Pancar  : Karalahana Papara  : Dayak Parabelli : Bir tür silah Pasa  : Habire, devamlı Pattangoç : Bir çeşit oyuncak silah Patoz  : Fındık çekme makinası Payandura : Destek Paykırtmak: Kaçırmak Pee  : Taş duvar Pelit  : Meşe ağacının meyvesi, palamut Pere, Bere: Koyun sağma yeri Pervaz  : Kapı, pencere kenarları Pestil  : Peş  : Ek, yama, arka Peşgir  : Havlu Pezük  : Pazı bitkisi ve yemeği Pıddak  : Patlamış mısır Pıtırak  : Dikenli tohumu elbiselere yapışan bir ot Picali  : Bezelye Poğol  : Poğul, Suda pişmiş mısır Pontul  : Pantolon Port  : Taranan yünün işe yaramaz bölümü Pöstekisi Çıkmak: Pestili çıkmak Pur  : Sert kumlu toprak Putana  : Tahta turşu saklama kabı Pür  : Çamın iğne gibi olan yaprakları

 

 

-R-

 

Rafan gitmek: Çok hızlı ilerlemek

 

 

-S-

 

Sac  : Sacayak  : Sadır  : Sidik Sağrak  : Yağ saklama kabı Sahan  : Bakır kap, tabak Sakırca  : Beyaz çiçekli, kökü yumurtayla kızartılarak yenen bir tür bitki Sakattak  : İnsana yapışan böcek Saplıyak  : Metal yemek kepçesi Sarıca arı: Balsız bir arı türü Sasuk  : Tatsız Say  : Kır, düz olmayan taşlık yerler Sazmak  : Islak çimen, bataklık Sef  : Yanlış, hata Seğiretmek: Fırlayıp koşmak Semete  : 1) Vasıta, sebep 2)Uyku mahmurluğu Sepetbaş  : İçi boş kafalı Serenti  : Yöreye has bir yapı, bir nevi kiler Sıçan  : Küçük fare Sırappa  : Sıraya dizili Sırgan  : Isırgan otu ve yemeği Sibek başlı: Gıcık, aksi, inat Simelek  : Uyuşuk Simbelibitdik : Saklambaç Sini  : Sinmek  : Saklanmak Siron  : Giresun'a has yufkadan yapılan yoğurtlu bir yemek Sitil  : Kulplu su kabı, bakraç, kova Soyka  : Hayırsız, kötü, belalı Sökütmek  : Üstünü başını çıkartmak Söve  : Kapı pencere kasası, çerçevesi Söykenmek : Yaslanmak, Uzanmak, yatmak Sulu Sepken: Sulu yağan kar Suluk  : Süzme konulan yer Süflü  : Pasaklı Sümüç  : Parmak boyunda ölçü birimi Sümsük  :

 

 

-Ş-

 

Şalak  : Geçmiş salatalık Şavgu  : Şevki adının yöresel söylenişi Şelek  : Harar'ın küçüğü Şenlik  : Evin önünde yemeklik sebze yetiştirilen küçük bahçe Şişek  : Genç erkek koyun

 

 

-T-

 

Taflan  : Kiraz'a benzer bir meyve, Karayemiş, Anadolu'da Laz kirazı olarak da bilinir. Taflan Tuzlusu: Taflan'dan yapılan Giresun'a has bir yemek Takı atmak : Takı takmak Takkuma  : Yöreye has bir kuş Talanmak  : Habire birşeylerle uğraşmak Talaş  : Tam  : Ahır Tangıramak: Taran  : Sudaki taşın altındaki boşluk Tas  : Tasal  : Takatsiz, tembel Tasattuk etmek: Dağıtmak Taşkın  : Sel Tavuk mantarı : Tay  : Yük, parça Taylanmak : Hazırlanmak Tecen Peyniri: Giresun'a has bir peynir Tehin  : Çok hızlı hareket eden küçük bir hayvan Tehin gibi: Atik olmak, eli çabuk olmak Telis  : Seyrek dokunmuş bir çeşit çuval Teke  : Tekmük  : Tekme Tekne  : Tekne Gazuntusu: Son çocuk Telaşiya Kalmak: Telaşa düşmek, telaşlanmak Telef  : Canı çıkmışçasına yorgun Telef Tasal: Yorgun argın Telesimek : Susamak Tepmek  : Tepük  : Terek  : Tahtadan raf Tesbermek : Kurumak Tezcek  : Çok aceleci Tevek  : 1)Asma dalı 2) Soy Tevekkel  : Sakin, ganayaklı Tez  : Çabuk, hızlı bir şekilde Tıkız  : Sıkı sıkıya kapalı Tıman  : Don Tırmıt  : Mantar Tırpan  : Tibal  : Giyiminde çok titiz olan Tili  : Yemek seçen Tirizme vurmak: Toprağı kazarak kökleri çıkarma Tohum  : Tokalak  : Toklu  : Kuzunun büyüğü Tomruk  : Topur  : Çoklu fındık çotanağı Topuz  : Tosarmak  : Tosun  : Tulum  : 1) Bir tür peynir 2)Giresun'da da kullanılan bir çalgı aleti, Gayde Tutuşturmak : Tuzluk  : Töngel  : Bir tür muşmula Tülemek  : Oluşmak meydana gelmek Tünek  : Kuş tüyü Tünemek  :

 

 

-U-

 

Ufra  : Hamurun yapışmaması için tahtaya atılan un Ula  : Bir hayret ve sesleniş nidası Uluk  : Pis, pasaklı,kötü kadın Ulumak  : Unnama  : Unlu lahana çorbası Urgan  : Uruf olmak: Üzülmek Uslu  : Köyün ve ailenin büyükleri, sözü geçenleri Usulca  : Yavaşça Uşak  : Erkek evlat Uyartmak  : Uyandırmak

 

 

-Ü-

 

Übrük  : Üğrümek  : Yavaşça sallamak Üğüm  : Fındık ocağı Üğütmek  : Ürmek  : Üst  : Üşmek  : Eşmek, eşelemek Üveç  : Yaşı gelmemiş erkek koyun

 

 

-V-

 

Vezne kantarı : Vire  : Daima, devamlı

 

 

-Y-

 

Yaba  : Yağlaş  : Muhallebi Yal  : İnek yemeği Yalak  : 1) Hayvanların su içmesi için çeşme altlarında oluşturulan çukur yer 2.İnsanın sırtının ortasındaki çukurluk Yalavu  : Alev, kıvılcım, ateşin sıcaklığı Yalavuz  : Yalnız, tek başına Yalmaç  : Yama  : Yar  : Uçurum Yara otu  : Yarma  : Yarmak  : Yarmança  : Yarılmış odun Yasan Olmak: Ortadan kaybolmak Yaşar  : Yaşmak  : Başörtüsü Yavşu  : Mısır tarlasında yetişen bir tür ot Yavuncumak: Ezilip büzülerek yalvarıcı tavır alma Yaykın  : Kızılağaç Yayık  : Yayla  : Yaylım  : Yayma  : Yaymak  : Yayuk  : 1) Ayran 2)İçinde bu ayranın yapıldığı tahtadan ve uzunca eşya Yazlatmak : Yer elması: Yerişmek  : Yer soğanı: Yeylik  : Hafif Yesir  : Ebelemece türü bir oyun Yıkışmak  : Yitmek  : Kaybolmak, gözle görünmez olmak Yivtin  : Bir bitki türü Yokuş  : Yolcu etmek : Yolluk  : Kilim Yolmak  : Yonca  : Yonmak  : Yosun  : Yuğurmak  : Yuka  : Suyun derin olmayan kısmı Yular  : Yumak  : Yummak  : Yunmak  : Yıkanmak, çimmek Yüğrük  :

 

 

-Z-

 

Zabacca  : Sabahleyin Zağar  : Uyuz köpek Zara  : Un yapılan mısır ve buğday Zatiberi  : Zaten, eskiden beri Zeğele  : Akşam, akşama, akşamüstü Zembelek  : Zemheri ayı : Zenget  : Zengetlemek : Zıbıç  : Sebze ve meyvenin sap kısmı Zıpçık  : Taze daldan yapılan bir çeşit müzik aleti Zıpka  : Yöreye özgü paçası dar, üstü bol pantolon Zivzik  : Küçük fare Zorlu  : Zollu, Güzel, güçlü kuvvetli Zorunan  : Zorla Zote  : Saklambaç oyununun yöredeki adı Zumbuk  : Yumruk

Yeni Sayfa 5

Yeni Sayfa 3 Yeni Sayfa 3

 
Yeni Sayfa 3
  ACABA  KAÇ  KM..?
Yeni Sayfa 5

Yeni Sayfa 4
 
Bugün 1 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!
Yeni Sayfa 3

Google

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol